Ana içeriğe atla

Geçmişin Değerli Çeliği: Neden İkinci Dünya Savaşı Öncesi Çelik Bugün Paha Biçilmez?


Günümüz teknolojisinin en ileri seviyede çalışan cihazlarını düşünün; uzay teleskoplarından atom altı parçaçık fiziği deneylerinde kullanılan detektörlere, tıbbi cihazlardan radyasyon ölçüm cihazlarına kadar birçok araç. Peki bu cihazların hangi malzemeyi tercih ettiğini hiç merak ettiniz mi? Cevap sürpriz bir şekilde: İkinci Dünya Savaşı öncesi çelik!

Arka Plan Radyasyonunun Artışı

İkinci Dünya Savaşı ve sonrasında patlatılan atom bombaları dünyadaki low-background-radiation (düşük arka plan radyasyonu) seviyesini ciddi bir şekilde artırdı. Bu radyasyon seviyesinin artmasının ana nedeni, savaş sırasında ve sonrasında gerçekleşen 2500'den fazla atom bombası patlamasıdır. Bu patlamalar gezegenimizdeki arka plan radyasyon seviyesini tehlikeli bir şekilde yükseltti.

Günümüzdeki Çeliğin Kirli Sırrı

Günümüzde çelik üretiminde kullanılan oksijen, artmış olan arka plan radyasyonundan etkileniyor ve sonuçta hafifçe radyoaktif bir maddeye dönüşüyor. Bu da modern çeliğin bazı özel uygulamalar için kullanılamaz hale gelmesine neden oluyor. Çünkü bu cihazlar en ufak radyoaktivite seviyelerinde bile çalışamaz.

Geçmişin Temiz Çeliği

Ancak İkinci Dünya Savaşı öncesinde, arka plan radyasyon seviyesi çok daha düşüktü. Bu dönemde üretilen çelik, pik demirin atmosferdeki oksijenle reaksiyona girmesiyle oluşuyordu ve bu çelik, günümüz standartlarına göre "temiz" olarak kabul ediliyor.

Batık Gemilerin Değeri

Peki bu değerli ve temiz çeliği nereden bulabiliriz? Cevabı denizlerin derinliklerinde, İkinci Dünya Savaşı öncesinde batmış olan gemi enkazlarında. Bu gemi batıkları, eski ve temiz çeliğin en büyük kaynağıdır ve bu yüzden sıklıkla yağmalanıyor. Özellikle Çin, bu çelikleri karaborsada yüksek fiyattan satmak için büyük çaba harcıyor. Günümüzde bu eski çeliği yeniden üretmek oldukça zor ve maliyetlidir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

E-devlet Üzerinden Görev Belgesi Nasıl Alınır? Adım Adım Rehber!

Günümüzde dijital dönüşüm sayesinde, birçok resmi işlemi çevrimiçi olarak gerçekleştirebilirsiniz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına büyük kolaylık sağlayan e-Devlet Kapısı da bu hizmetlerden biri. Bu yazımızda e-Devlet üzerinden nasıl görev belgesi alabileceğinizi adım adım anlatıyoruz. Ayrıca " Görev belgesi nedir? " sorusunun cevabını da bulacaksınız. Hadi başlayalım! Görev Belgesi Nedir ve Neden Önemlidir? Görev belgesi, bir bireyin çalıştığı iş yerinden aldığı, mevcut pozisyonunu ve çalışma detaylarını gösteren resmi bir belgedir. Genellikle banka işlemleri, kredi başvuruları veya vize başvuruları sırasında istenir. Bu belge, çalışanın işveren tarafından resmi olarak tanındığını gösterir ve birçok kurum için önemli bir kanıttır. E-devlet Üzerinden Görev Belgesi Alma Süreci: E-devlet Kapısına Erişim: Öncelikle e-Devlet Kapısı adresine gidin. Bilgisayarınızda ya da mobil cihazınızda rahatça erişebilirsiniz. Giriş Bilgileri: Ana sayfada yer alan giriş bölümünden e-Devle

İnsanları Gerçekten Tanıyor muyuz?

Hayatımız boyunca birçok insanla karşılaşır, birçok dost edinir, birçok iş arkadaşıyla tanışırız. Ancak bir insanı gerçekten tanıdığımızı düşünürken, aslında onun hakkında sadece bir yönünü gördüğümüzü fark ederiz. İnsanların hayatı genel anlamda üçe ayrılır: aile hayatı, sosyal hayat ve iş hayatı. Peki, bu üç alanda bir insanın nasıl bir karaktere sahip olduğunu gözlemleyerek onu tam anlamıyla tanıyabilir miyiz? Bir insanın iş hayatındaki başarısına ya da sosyal çevresindeki popülerliğine şahit olabiliriz. Ancak bu, onun aile hayatında nasıl bir birey olduğunu bize göstermez. Örneğin; birisi iş yerinde veya arkadaş çevresinde oldukça sevilen, saygı gören biri olabilir. Ancak evde, ailesine ya da eşine karşı tamamen farklı bir tavır içinde olabilir. Kimi zaman bu durumu dışarıdan gözlemlemek neredeyse imkânsızdır. Bir diğer önemli nokta ise toplum içi ve toplum dışı davranışlardır. Birçok insan, toplum içerisinde tamamen farklı bir kişilik sergilerken, toplum dışında tamamen farklı bir

Konfor Alanının Tehlikeleri: Neden Zorluklarla Yüzleşmek Daha Verimlidir?

Yoğun bir iş günü sonrası, evde dinlenirken birden şu soru aklınıza takılabilir: Neden boş zamanlarımızda, yoğun olduğumuz günlerdeki gibi verimli çalışamıyoruz? Nassim Nicholas Taleb'in "Antifragile: Things That Gain from Disorder" adlı eserinde vurguladığı gibi, konfor alanının dışına çıkmak, bize çoğu zaman daha fazla verimlilik kazandırır. Peki ama neden? Taleb, insanların yenilikçi olabilmeleri için bir miktar konforsuzluğa ve huzursuzluğa ihtiyaç duyduğunu savunur. Bu durumu "antifragile" kavramıyla açıklar. Taleb'e göre, olumsuz tepkiler ve zorluklarla karşılaşmak, bizi daha dirençli ve adaptif kılar. Bu, evrimsel bir süreç olarak da düşünülebilir; zorluklarla yüzleşmek, bizi daha uyumlu ve dirençli hale getirir. Bu teori sadece bireyler için geçerli değildir. Hatta teknolojik tasarımlarda da bu kavramın etkilerini görebiliriz. Örneğin, uçak otomasyonunun fazla konforlu tasarlanması, pilotların dikkat seviyesini azaltabilir ve becerilerinin körelmesin