Ana içeriğe atla

Altının Eşsiz Özellikleri: Neden para olarak seçildi?


Bilindiği üzere periyodik tabloda 118(*) farklı kimyasal elementi bulunur. Bunca element arasından insanlar tarih boyunca bir tanesini gerçekten çok sevdi ve benimsedi. ALTIN!

Binlerce yıldır alım, satım ve yatırım aracı olarak kullanıldı ve fiyatı şu günlerde tavan yapmış durumda.

Peki, şu soruyu hiç sordunuz mu?

Neden Altın? Neden radon, sodyum ya da kalsiyum değil de Altın?

Columbia Üniversitesi'nde kimya mühendisi olan Sanat Kumar periyodik tabloyu üzerinde para olarak kullanılamayacak tüm elementleri liste dışı bırakarak bu sorunun cevabını açıklamaya çalıştı.

İşte detaylar;

Periyodik tablo tombala kartları gibidir. Her karede farklı bir element bulunur. Örneğin bir tane karbon için, bir diğeri altın için ..vs

Bay Kumar tablonun sağındaki sütundan başlıyor. Bu bölümdeki elementler gerçekten çekici bir özelliğe sahiptir: Kimyasal olarak kararlıdırlar. Ancak büyük bir dezavantajları da var: Bu elementlerin hepsi gaz! Bütün paranızı gaz halinde bir kavanozda saklayabilirsiniz ama kapağı açtığınız an, tüm paranız havaya karışır. O yüzden periyodik cetvelin sağ sütunu listeden çıkarılıyor.


Sonra soldaki sütuna doğru yönelen Bay Kumar Lityum'u gösterir ve ekler "Lityumu havaya maruz bırakırsanız, beton duvarları bile delerek büyük bir yangına neden olur."

Kendiliğinden alev alan bir para kötü bir fikirdir. Aslında, paranızın herhangi bir türde kendiliğinden kimyasal reaksiyona girmesini istemezsiniz. Ve periyodik tabloda bulunan birçok element oldukça tepkimeye meraklıdır. Bunların hepsi alev almaz. Ancak bazen paslanır, parçalanmaya başlar. Bu nedenle Bay Kumar tepkime meraklısı 38 elementi daha listeden çıkarır.

Periyodik cetvelde kalabalık tablodan ayrı olarak iki satırda listenen elementleri farketmiş olmalısınız.  Bunlar her zaman ana tablodan ayrı olarak verilir ve bazı harika isimlere sahiptir - prometyum, aynştaynyum. Evet isimlerinden de anladığınız gibi radyoaktif elementler bu bölümde yer alıyor. Cebinizde bir miktar aynştaynyum para koyup bir yıl sonra ölmek istemezsiniz.

Radyoaktif dostlarımızı da listeden çıkardığımızda kalan sayı 30 oluyor. Daha sonra kendiniz para olarak kullanılacak element aramaya kalkarsanız eleme için gerekli ilk 3 maddeyi listeliyorum.

  1. Bir gaz olmamalı.
  2. Paslanmamalı veya alev alıp yanmamalı.
  3. Sizi öldürmemeli.

Bu aşama da gereksinim listesine bir yenisi ekleniyor: Seçtiğiniz şeyin nadir olmalı. 

Periyodik tablonun üst kısmına yakın olan bölgelerde yer alan elementler oldukça yaygın olduğu için listeden çıkarılabilir.

Nadir olmalı ama çok nadir bir element seçemezsiniz. Mesela osmiyum göktaşları yoluyla dünyaya geldiği için yeni para üretirken hammadde sıkıntısı yaşanabilir. O yüzden bu tarz elementleri de listeden çıkarmak gerekir.

Son durumda elimizde beş tane element kaldı:

  1. rodyum
  2. palladyum
  3. gümüş
  4. platin
  5. altın

Evet bu liste doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Zira bu elementler değerli metaller olarak kabul edilir.

Ancak burada da bazılarını çıkarabiliriz. Her ne kadar bir dönem para olarak kullanılsa da Gümüş reaktif yapıda olduğu için kararma yapar.

Kadim medeniyetler rodyum veya palladyumu kullanamazdı, çünkü bunlar ancak 1800'lerin başlarında keşfedildi.

Elenen elementlerden sonra platin ve altın kalıyor, her ikisi de nehirlerde ve akarsularda bulunabilir.

Ancak eski dünyada platin paralar yapmak istiyorsanız, günümüzdeki fırınlardan birine ihtiyacınız olurdu. Çünkü platinin erime noktası 1600 dereceden daha yüksektir.

Altın ise çok daha düşük bir sıcaklıkta erir, bu da onu sanayi devrimini beklemeden eski dönem insanlarının çalışması için çok daha kolay hale getirir.

Tarih boyunca altının kullanıldığını bildiğimiz için bu ayrıştırma işlemi mantıklı gelse de bilimsel açıdan gerçeği anlamak için Bay Kumar'a açıkça "Zamanı geriye alsak farklı bir hikaye ortaya çıkar mıydı? Yoksa yine altın mı seçilirdi?" sorusu sorulduğunda cevap değişmiyor.

Bu nedenle Sanat'a soruyoruz: Saatleri geriye alıp tarih yeniden başlasaydı, şeyler farklı bir şekilde ilerleyebilir miydi, yoksa altın tekrar seçilir miydi?

"Yeniden başlansa da tüm veriler altını işaret ediyor, Başka türlü olmazdı."

Tabii ki bugün altını para olarak kullanmıyoruz; kağıt kullanıyoruz. Sizi öldürmez, ancak bol miktarda bulunur ve bir alevle temas ettiğinde can sıkıcı bir şekilde yanabilir.

Kaynak: Npr.org

Görsel: Image by PublicDomainPictures 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

E-devlet Üzerinden Görev Belgesi Nasıl Alınır? Adım Adım Rehber!

Günümüzde dijital dönüşüm sayesinde, birçok resmi işlemi çevrimiçi olarak gerçekleştirebilirsiniz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına büyük kolaylık sağlayan e-Devlet Kapısı da bu hizmetlerden biri. Bu yazımızda e-Devlet üzerinden nasıl görev belgesi alabileceğinizi adım adım anlatıyoruz. Ayrıca " Görev belgesi nedir? " sorusunun cevabını da bulacaksınız. Hadi başlayalım! Görev Belgesi Nedir ve Neden Önemlidir? Görev belgesi, bir bireyin çalıştığı iş yerinden aldığı, mevcut pozisyonunu ve çalışma detaylarını gösteren resmi bir belgedir. Genellikle banka işlemleri, kredi başvuruları veya vize başvuruları sırasında istenir. Bu belge, çalışanın işveren tarafından resmi olarak tanındığını gösterir ve birçok kurum için önemli bir kanıttır. E-devlet Üzerinden Görev Belgesi Alma Süreci: E-devlet Kapısına Erişim: Öncelikle e-Devlet Kapısı adresine gidin. Bilgisayarınızda ya da mobil cihazınızda rahatça erişebilirsiniz. Giriş Bilgileri: Ana sayfada yer alan giriş bölümünden e-Devle

İnsanları Gerçekten Tanıyor muyuz?

Hayatımız boyunca birçok insanla karşılaşır, birçok dost edinir, birçok iş arkadaşıyla tanışırız. Ancak bir insanı gerçekten tanıdığımızı düşünürken, aslında onun hakkında sadece bir yönünü gördüğümüzü fark ederiz. İnsanların hayatı genel anlamda üçe ayrılır: aile hayatı, sosyal hayat ve iş hayatı. Peki, bu üç alanda bir insanın nasıl bir karaktere sahip olduğunu gözlemleyerek onu tam anlamıyla tanıyabilir miyiz? Bir insanın iş hayatındaki başarısına ya da sosyal çevresindeki popülerliğine şahit olabiliriz. Ancak bu, onun aile hayatında nasıl bir birey olduğunu bize göstermez. Örneğin; birisi iş yerinde veya arkadaş çevresinde oldukça sevilen, saygı gören biri olabilir. Ancak evde, ailesine ya da eşine karşı tamamen farklı bir tavır içinde olabilir. Kimi zaman bu durumu dışarıdan gözlemlemek neredeyse imkânsızdır. Bir diğer önemli nokta ise toplum içi ve toplum dışı davranışlardır. Birçok insan, toplum içerisinde tamamen farklı bir kişilik sergilerken, toplum dışında tamamen farklı bir

Konfor Alanının Tehlikeleri: Neden Zorluklarla Yüzleşmek Daha Verimlidir?

Yoğun bir iş günü sonrası, evde dinlenirken birden şu soru aklınıza takılabilir: Neden boş zamanlarımızda, yoğun olduğumuz günlerdeki gibi verimli çalışamıyoruz? Nassim Nicholas Taleb'in "Antifragile: Things That Gain from Disorder" adlı eserinde vurguladığı gibi, konfor alanının dışına çıkmak, bize çoğu zaman daha fazla verimlilik kazandırır. Peki ama neden? Taleb, insanların yenilikçi olabilmeleri için bir miktar konforsuzluğa ve huzursuzluğa ihtiyaç duyduğunu savunur. Bu durumu "antifragile" kavramıyla açıklar. Taleb'e göre, olumsuz tepkiler ve zorluklarla karşılaşmak, bizi daha dirençli ve adaptif kılar. Bu, evrimsel bir süreç olarak da düşünülebilir; zorluklarla yüzleşmek, bizi daha uyumlu ve dirençli hale getirir. Bu teori sadece bireyler için geçerli değildir. Hatta teknolojik tasarımlarda da bu kavramın etkilerini görebiliriz. Örneğin, uçak otomasyonunun fazla konforlu tasarlanması, pilotların dikkat seviyesini azaltabilir ve becerilerinin körelmesin